Ayrilik ne biliyor musun? Ne araya yollarin girmesi, ne kapanan kapilar, ne yildiz kaymasi gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katari gökte... Insanin içini dökmekten vazgeçmesi ayrilik. Ipi kopmus boncuklar gibi yollara döktügü gözlerini, birer damla düs kirikligi olarak toplamasi içine. Ardinda dünyalar isiyan camlar dururken duvarlara dalip dalip gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrilik. Ödünç sesle konusan bir kalabalik içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüsü artik yaprak kipirdatmayan bir çocugun. Insanin yaslandikça kendi kuyusuna düsmesi. Bir kadinin yatagina uzanan kül baglamis bir gövde. Saçina rüzgâr, sesine isik düsürememek kimsenin. Parmaklarini sözüne pinar edememek. Uzaklarda bir adamin üsümesi, bir kadin daglara daldikça. Isikli vitrinlere bakmadan geçmek çarsilardan. Çiçekçilerden uzaga düsmesi insanin yolunun. Evlerle sokaklar arasinda bir ayrim kalmamasi... Ayrilik o küçük ölüm, usta dokunuslarla bizi büyük ölüme hazirlayan.Ürün Adı: İnsanın Acısını İnsan Alır - Bütün Yazıları 1