Radikal Batıcı bir aydın olan Ataç, taklitçi bir anlayışla Batılılaşmayı değil, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Almanlar gibi tam Batılı bir “ulus” olmamızı istiyordu. Bunun yolu hümanist kültürü tartışmasız benimsemekti. Amaca ulaşabilmek için Prospero’nun (aydınlar) gerektiğinde kırbaç kullanarak Caliban’ı (halk) ehlileştirmesi gerektiğini kararlılıkla savunuyor, öncelikle dilimizi antik Yunanca ve Latinceye açmadan Batı’yı Batı yapan hümanist kültürü benimsemenin imkânsız olduğuna inanıyordu. Asıl arzusu bütün temel kavramları bu iki ölü dilden almaktı. Ancak bunun pratikte mümkün olmadığını fark edince Türkçeyi başta Arapça ve Farsça olmak üzere tarih boyunca sözlüğüne kattığı bütün yabancı kelimelerden arındırarak Yunanca ve Latinceleştirme görüşünü savunmaya başladı. Öztürkçeciliğinin milliyetçilikle hiçbir alâkasının bulunmadığını çok açık bir şekilde ifade etmişti. “Devrik tümce” ısrarı ise Türkçenin sentaksını Batılı gibi düşünmenin önünde büyük bir engel olarak gördüğü içindi.Elinizdeki kitapta, Ataç’ın kendisini bu uç noktaya taşıyan düşünce macerası anlatılıyor. Çok hızlı ve çok sancılı bir değişmenin yaşanmakta olduğu bir dönemde mensubu olduğu toplumun tarihi, dili, kültürü ve inançlarıyla didişmeyi göze alan bir düşünce adamı ve etkili bir edebiyat eleştirmeninin renkli, gelgitlerle ve kavgalarla dolu hayatı... Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden...Ürün Adı: Ataç (Ciltli)